Pippa'nın yolculuğu tamamlandı

İki yıl önce çıktığı barış yolculuğunu tamamlayamadan Gebze'de öldürülen Pippa Bacca'nın yarım kalan yolculuğunu belgeselci Bingöl Elmas tamamladı. Elmas yolda yaşadıklarını ise Pippa'ya Mektubum belgeselinde topladı

Pippa'nın yolculuğu tamamlandı
 

AYSEL YAŞA
Beyaz bir gelinlik giyerek barış için yola çıkan Pippa Bacca'nın ölümünün üzerinden iki yıl geçti. Milano'dan yola çıkarak, yolculuğunu Kudüs'te bitirmeyi planlayan ve insanların güvenilir olduğunu herkese anlatmak isteyen Pippa'nın yolculuğu, insan gibi düşünmeyenler tarafından yarıda bırakıldı. Gebze'de tecavüz edildikten sonra boğularak öldürülen Pippa'nın yarım kalan barış yolculuğunu yönetmen Bingöl Elmas tamamladı. Pippa'nın en son görüldüğü Gebze'den otostopla yola çıkan Elmas, erkeklere ait bir yerde, otobanda, üzerinde siyah gelinliğiyle gözlemlediklerini kaydetti. Yol boyunca yaşadıklarını Pippa'ya Mektubum belgeselinde anlatan Elmas bu belgeseli, memleketteki kadın halleriyle yüzleşmek, onlarla ilgili sesli düşünmek için yapmış. Pippa'dan devraldığı barış ve insanlara güven mesajını devam ettirmeye çalışan yönetmen bu yolculuğa çıkarken hiç tereddüt etmedi mi? Arabasına bindiği adamlar tarafından kimi zaman hayat kadını, kimi zaman ise deli zannedilen Elmas bu konuyla ilgili "Herkes aynı şeyi soruyor. Aslında derdimiz o korkuyla ilgiliydi. Bu korku bir politikaya dönüştüğünde tehlikeli olur. Senaryoların ve korku hallerinin üzerime sinmemesine çalıştım. Çünkü korkmaya başladığınızda artık hareket edemediğinizi görüyorsunuz. Elbette herkesin yolda başıma gelebileceklerle ilgili uyarıları vardı. Yolun belirli yerlerinde devam etmekle ilgili kaygılandığım durumlar oldu. Ama bu yolculuğun bütününü kapsayan bir hal değildi" diyor. Yolculuk boyunca yirmi farklı arabaya binen yönetmen "Sadece gündüzleri otostop yaptık, geceleri pek denemedik. Yolculuğu tek başına yapıyordum, elimde bir kamera vardı. Beni nasıl görmek ve bana nasıl yaklaşmak istiyorlarsa ona müsaade ediyordum, ilk yaklaşımlarını kaydedebilmek için sorular sormalarını ve bakışlarını kaydediyordum. Pippa'dan ilk başta bahsetmiyordum, konu konuyu açıyordu" şeklinde konuşuyor.

NEDEN BU KABULLENİŞ?

Memlekette kadınların hak ihlallerine dair bir dolu şeyler yaşıyoruz. Namus cinayeti, erken yaşta evlilikler... Bu durumlar bazılarımızı rahatsız etse de, pek çok kadın bu durumlar hakkında yorum dahi yapmıyor, yani yaşananları son derece normal karşılıyor. Belgeselinde bu kanıksanmışlığa itiraz eden Elmas, "Pippa'nın kaybolduğunu duyduğumuzda hepimiz onun başına ne geldiğini tahmin edebiliyorduk. Neden bu kadar kanıksanmışlık yaşıyoruz? Biz bu kadar tehlikeli bir memlekette mi yaşıyoruz, kadın olmak bu kadar zor mu?" diye belirtiyor. Pippa'nın ölüm yıldönümünde, onun son görüldüğü yerde başlayan ve on üç gün süren yolculuk sonunda enteresan hikâyelerle karşılaştıklarını söylüyor Elmas: "Bizim memleketimizde insanlar hikâyelerini anlatma konusunda çok yetenekliler. Arabaya biner binmez başlıyorlar anlatmaya. Yaşlı teyzeler ise bizi yalnızlığına davet etti, traktör otostopu sonunda gittiğimiz evde ise adamın iki eşi beni üçüncü eş zannetti".

 

AĞIT FİLMİ DEĞİL

Türkiye üzerinde bu yaşanan olaydan ötürü kötü bir imaj oluştu söylentilerini hiç önemsemediğini belirtiyor yönetmen ve ekliyor: "Bu yolculuk memleketin imajıyla ilgili bir tarif içermiyor. Bir yolculuktan kaydettiğimiz görüntüleri verdik belgeselde. Bu bir ağıt filmi de değil. Çünkü ağlamayı da oynamayı da çok abarttığımızı düşünüyorum. Ya çok trajikleştiriyoruz ya hafifletiyoruz. Bu belgesel otobanda, erkeklere ait bir ortamda kadın olmanın ne demek olduğunu göstermeye çalışıyor sadece". Altmış dakika süren belgeselde kurulan cümleleri ise yönetmen Elmas şöyle özetliyor: "Cümleleri tek tek topladığınızda, memlekette erkeklik diye tarif edilen meselenin çok ciddi problemlerin üzerinde yükseldiğini, kadın haklarının ihlal edilerek oluştuğunu fark ediyorsunuz. Filmde her boydan adam ve o adamların kadın denince aklına gelenler var". Belgeseli hazırlarken objektif davranamadığına da değinen Elmas "Ben bir belgeselin mesafesini korumasını gerektiğini düşünüyorum ama tarafsızlığına da inanmıyorum. Çünkü zaten o konuyu çeken insanın bir derdi ve tarafı var. Onu kendi süzgecinden geçirerek anlatıyor. Mutlak bir tarafsızlık yok. Bu memlekette kadın olmanın zorluklarını gördüğüm için zaten tarafsız olamam. Bir ölümün yarattığı duygularla yola çıktım ben. Nasıl tarafsız olabilirdim ki?" diye de belirtiyor. İlk olarak Fransız kanalı Arte'de yayınlanan belgesel geçtiğimiz günlerde !f İstanbul ve Ankara'da da gösterildi.

 

 

 

 

YAYIN TARİHİ: 06.03.2010